|
Category |
English |
Turkish |
|
Phrases |
|
1 |
Phrases |
can not help but expr.
|
yapmaktan başka çare yok |
|
Proverb |
|
2 |
Proverb |
he can dish it but he can't take it expr.
|
başkalarını eleştirir ama kendisinin eleştirilmesinden hoşlanmaz |
|
3 |
Proverb |
sticks and stones can break my bones but words can never hurt me
|
istediğin kadar konuş söyle beni yaralayamazsın |
|
4 |
Proverb |
you can lead a horse to water, but you can't make it drink
|
birine şans verebilirsin ama o şansı kullanması için zorlayamazsın |
|
5 |
Proverb |
what can you expect from a hog but a grunt?
|
can çıkar huy çıkmaz |
|
6 |
Proverb |
what can you expect from a hog but a grunt?
|
huylu huyundan vazgeçmez |
|
7 |
Proverb |
what can you expect from a hog but a grunt
|
huylu huyundan vazgeçmez |
|
8 |
Proverb |
what can you expect from a hog but a grunt
|
can çıkar huy çıkmaz |
|
9 |
Proverb |
you can take a horse to water but you can't make him drink
|
zorla güzellik olmaz |
|
10 |
Proverb |
you can take a horse to water but you can't make him drink
|
birine şans verebilirsin ama o şansı kullanması için zorlayamazsın |
|
11 |
Proverb |
you can lead a horse to water but you can't make it drink
|
zorla güzellik olmaz |
|
12 |
Proverb |
what can you expect from a hog but a grunt?
|
can çıkmadıkça huy çıkmaz |
|
13 |
Proverb |
you can put lipstick on a pig, but it's still a pig
|
eşeğe altın semer de vursan eşek yine eşektir |
|
14 |
Proverb |
you can take the girl out of the country, but you can't take the country out of a girl
|
bir kızı ülkesinin dışına çıkarabilirsin ama kızın içinden ülkesini çıkaramazsın |
|
|
15 |
Proverb |
a man can die but once
|
insan bir kere ölür |
|
16 |
Proverb |
you can lead a horse to water but you can't make him drink
|
zorla güzellik olmaz |
|
17 |
Proverb |
you can lead a horse to water but you can't make him drink
|
birine şans verebilirsin ama o şansı kullanması için zorlayamazsın |
|
Colloquial |
|
18 |
Colloquial |
you can run, but you can't hide expr.
|
kaçabilirsin ama saklanamazsın |
|
Idioms |
|
19 |
Idioms |
can not choose but v.
|
-den başka seçeneği olmamak |
|
20 |
Idioms |
can not choose but expr.
|
-den başka çaresi yok |
|
21 |
Idioms |
(one) can dish it out, but (one) can't take it expr.
|
(biri) başkalarına hakaretini/öfkesini/eleştirilerini kusar, fakat aynısı kendine yapılınca kaldıramaz |
|
22 |
Idioms |
(one) can dish it out, but (one) can't take it expr.
|
(biri) karşısındakine her şeyi söyler, fakat kendine gelince kaldıramaz |
|
23 |
Idioms |
(one) can dish it out, but (one) can't take it expr.
|
(biri) karşısındakine her türlü hakareti/eleştiriyi yapar, fakat kendisine yapılınca hoşuna gitmez |
|
Speaking |
|
24 |
Speaking |
yes I can but I won't expr.
|
evet yaparım ama istemiyorum |
|
25 |
Speaking |
yes I can but I won't expr.
|
evet yapabilirim ama yapmayacağım |
|
26 |
Speaking |
can not help but expr.
|
ister istemez |
|
27 |
Speaking |
you can run but you cannot hide expr.
|
kaçabilirsin ama saklanamazsın |
|
28 |
Speaking |
I don't know turkish but I can use translation software expr.
|
türkçe bilmiyorum ama çeviri yazılımı kullanabiliyorum |
|